Küçük Thomas, eve geldiğinde annesine bir mektup uzatır “Bu mektubu öğretmenim gönderdi ve sadece sana vermem için tembihledi.” der. Annesi mektubu açar ve okumaya başlar. Mektubu okurken ağladığı için Thomas mektupta ne yazdığını merak eder ve annesinden sesli okumasını ister. “Oğlunuz çok zeki bir çocuktur, fakat okulumuz çok küçük, ayrıca ona uygun eğitimi verebilecek yeterlilikte öğretmenimiz olmadığı için, lütfen eğitimine evde devam edin.” şeklinde yazılı satırları okuduktan sonra annesi Thomas’la gurur duyduğunu söyleyerek ona sarılır.
Aradan uzun yıllar geçer ve Thomas annesinin vefatından sonra eski aile eşyalarını karıştırırken bir gün çekmecede bir kağıt bulur, bunun yıllar öncesinde öğretmeninin annesine gönderdiği mektup olduğunu anlar ve mektubu okumaya başlar. Mektupta annesinin ona okuduğundan daha farklı şeyler yazmaktadır: “Oğlunuz oldukça şaşkın bir çocuktur. Kendisinin artık okulumuza gelmesine izin vermiyoruz. Lütfen onu evde kendiniz eğitiniz.”
Ve Thomas, yaşadığı şaşkınlık ve üzüntüyle günlüğüne şu satırları yazar:
“THOMAS ALVA EDİSON. Kahraman bir anne tarafından yüzyılın dâhisi haline getirilmiş, ‘şaşkın’ bir çocuk.”
Evet, evet yanılmadınız! Ampul ve birçok icadın mucidi, 20. yüzyılın en büyük dâhilerinden biri olan Thomas Edison. Peki öğretmeninin bir şey öğretemediğini düşünüp eğitimine evde devam etmesini istediği çocuk nasıl bir dahi olmuştur?
Albert Einstein, Winston Churchill, Mozart, Walt Disney, Leonardo da Vinci, Beethoven gibi birçok dâhinin yaşadığı problem olan “Özel Öğrenme Güçlüğü” yaşayanlardan biridir Edison da.
İlk kez 1881 yılında tanımlanan bu problem çevredeki kişiler tarafından bir zeka yetersizliği gibi algılansa da, Özel Öğrenme Güçlüğü(ÖÖG) yaşayan bireyler genellikle normal veya normalin üstünde bir zekaya sahiptirler. Daha çok akademik anlamda problemler yaşadıkları için okul öncesi dönemde belirtileri görülmesine rağmen okul döneminde iyice netleşmektedir.
Özel Öğrenme Güçlüğünün nedenleri tam olarak bilinmemekle beraber yapılan çalışmalarda beyin travması, gelişimsel gerilik ve bozukluk, genetik faktörler, duyusal problemler ve nörolojik etmenler üzerinde durulmaktadır. Üzerinde yoğunlaşılan görüş ise beyin kaynaklı oluşu ve beyinin bilgi işleme sürecinde sorunlar yaşadığı yönündedir. Problem yaşanılan alana göre de farklı adlandırılmaktadır: Okuma güçlüğünde disleksi, yazma güçlüğünde disgrafi ve matematiksel öğrenme güçlüğünde diskalkuli.
Özel Öğrenme Güçlüğü yaşayan bireyler;
• Okuma yazmayı öğrenirken zorluk yaşarlar. Çünkü okurken harfleri, satırları veya sözcükleri atlarlar.
• Birbirine benzeyen harfleri ve rakamları karıştırabilirler. (6 rakamını 9 gibi, b harfini d harfi gibi, 3 rakamını E harfi gibi)
• Benzer sesleri de birbirine karıştırabilirler. Soba yerine sopa, kova yerine kofa gibi...
• Yön tayin edemeyebilir, sağı solu ayırt etmekte zorlanırlar.
• Uzaklık ve derinlik algılamakta sıkıntı yaşarlar. Bu nedenle çevresindeki eşyalara istemeden çarpabilirler.
• Kelimeleri sıralayıp cümle oluşturmakta güçlük çeker ve bu yüzden bir konu hakkında fikrini iyi ifade etmekte zorlanırlar.
• Önce ve sonra, dün ve bugün gibi kavramları karıştırırlar.
• Sıralı ezber gerektiren konuları ezberlemekte güçlük çekerler. (Ayların sırası, haftanın günlerini sıralama gibi)
Özel Öğrenme Güçlüğü hakkında en genel yanılgı bir hastalık olduğu yönündedir fakat Özel Öğrenme Güçlüğü bir hastalık değildir ve tıbbi bir tedavisi yoktur. Bu güçlük yaşam boyu devam eder, ancak çeşitli eğitsel terapileri ve özel eğitim desteği ile ortadan kaldırılarak birey sosyal hayata kazandırılabilir. Erken tanı ve teşhis oldukça önemlidir.
Bu sebeple probleme yönelik farkındalık oluşturabilmek ve daha çok kişiyi bilgilendirebilmek için 1-7 Kasım haftası “Disleksi Farkındalık Haftası” olarak kutlanmaktadır.
Farkındalığınızın daha da güçlenmesi adına “HER ÇOCUK ÖZELDİR.” filmini izlemenizi de şiddetle önermekteyim.