![]() | |||||||||||||||||||||
EN ÇOK OKUNANLARFACEBOOK'TA TAKİP ET
SON YORUMLANANLARBİZE ULAŞIN
ATATÜRK KÖŞESİ
HABER ARA |
ŞEFKAT KAHRAMANLARI![]() 03 Ekim 2014, 10:46 Sevgili Dostlar şefkat ve merhamet insanlığın temel taşıdır, insanı insan yapan en ulvi özelliktir. Son İmam ''Anneler şefkat kahramanıdır.'' derken anneyi de yaratan Yüce Yaratıcıya fikrini hasretmiştir. Şüphesiz en merhametli en şefkatli Rabbi Rahimdir. Yaratılanlar Allah'tan alırlar bu özelliği. Bir annenin şefkatini anlatan bir yaşanmış öyküyü sizlerle paylaşmak isterim: Derya adındaki genç bir kadın, bir sabah kapısının önünde zayıf bir kedi miyavlaması işitti. Kapıyı açıp baktığında, çelimsiz, oldukça pis ve gözleri çipilleşmiş bir sokak kedisi ile karşılaştı. Doğrusu bu hayvan kimsenin evine almak istemeyeceği kadar kötü durumdaydı. Derya 'da onun evine almayı düşünmedi elbette. Ama, ''Bunun karnı aç olmalı'' diyerek bir tas ılık sütü o kediciğin önüne bırakmadan edemedi. Kedicik süte dönüp bakmadı bile. O hasta gözlerini Derya'nın gözlerinin içine bakıyor ve sanki ''Peşimden gelmelisin'' diyordu. Derya bir an kapıyı kapatıp mutfağına geri dönmeyi düşündüyse de, içinden gelen ses, ona kedinin peşinden gitmesi gerektiğini söyledi. Kedi evin merdivenlerinden sendeleye sendeleye inerken, Derya da onun peşine takıldı. ''Ben ne halt ediyorum? Bu hastalıklı hayvanın, beni nereye götüreceğini umuyorum'' diyor ama geri de dönemiyordu. Bir süre yürüdükten sonra, yakınlardaki eski bir zahire ambarının yarıya kadar açık kapısından içeriye girdiler. Kedi, kıyıda köşede kalmış çuval yığınlarının arasından geçti. Derya da onu tedirgin bir şekilde takip etti... Gide gide henüz gözleri bile açılmamış dört minik kedi yavrusunun başında durdular. Genç kadın kedilerin yavrularını yabancılardan nasıl koruduklarını çok iyi biliyordu. Bu yüzden kedinin onu neden yavrularının yanına kadar götürmüş olabileceğine hiç akıl erdirememişti. Sıska kedi, bir Derya'nın yüzün bakıyor, bir de yavrularına bakıyordu. Derya orada daha fazla durmak istemedi. Hızla geri dönüp evine gitti. Ama bütün gün o kediyi ve minik yavrularını düşündü. Gece uzun bir süre gözüne uyku girmedi. Zar zor uyuduğunda ise rüyasında yine o kedi ve yavrularını gördü. Sabah olur olmaz yanına bir miktar süt ve ekmek alarak doğruca eski zahire ambarının yolunu tuttu. Yarıya kadar açık kapıdan içeri girdi, eski çuval yığınlarının arasından geçti ve dört minik yavrunun bulunduğu yuvaya vardığında, yavruların annelerinin memelerinden boşu boşuna süt emmek için çabalayıp durduklarını gördü. Çünkü o sıska ve çipil gözlü kedi ölmüş, zayıf bedeni buz gibi soğumuştu. Derya bu manzara karşısında gözlerinden boşalan sel gibi yaşlara engel olmak gibi boşu boşuna bir çabaya hiç yeltenmedi. Ağladı, ağladı, ağladı... Kapısına gelip, kendi yuvasına, yavrularının yanına kadar götüren kediciğin ondan ne istediğini anlamıştı. Paltosunu sırtından çıkarıp, yavruları sarıp sarmaladı. Paltonun kalın tüyleri arasında soğuktan titreyen minik bedenleri ısınmaya başlayan dört öksüz yavru, hayatları boyunca mutlu olacakları yeni yuvalarına doğru çıktıklarında, geride Allah'ın sonsuz merhametinin minnacık bir parçasını hayatı boyunca kalbinde taşıyan anne kedinin soğuk bedeni kaldı… Dört yavru kediyi sımsıkı saracak o sonsuz merhametin minnacık pırıltısı, Derya'nın kalbinde parlamaktaydı ebedi... Bu haber 1745 defa okunmuştur.
|
TARİH VE SAAT
GALERİ |
|||||||||||||||||||
01 Mayıs 2008-2017 © Demokrat Arayış Gazetesi -Tüm Hakları Saklıdır Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |